• Okuduklarımdan, seyrettiklerimden aldığım notlar, izlenimler, incelemeler…

Sayısal müzik dosyalarımı nerede saklayayım? (NAS, SATA, USB hakkında düşünceler)

Sayısal müzik dosyası dinleme işinde çok fazla alternatif mevcut. Değişik sistemlere sahip olan insanlar bir alternatifi diğerine tercih ederken birbirinden de farklılık gösterebiliyor. Yeni çıkan ürünlerle alternatifler daha da çoğalıyor. Bazı temel prensipler mevcut tabi. Ama bir prensibi uygulamak ile alternatifini uygulamak arasında ses farkını duyabiliyor musunuz? Buna ancak siz karar verebilirsiniz. Alternatifleri bizzat karşılaştırmadığımız noktada çeşitli forumları okuyarak başka kullanıcıların deneyimlerini araştırıyoruz. Burada sadece bazı genel prensiplerden bahsedeceğim.

“Yerel İletişim Ağı ve Müzik – uPnP, DLNA” başlıklı yazımda, sayısal müzik sistemin üç temel unsurunda bahsetmiştim:

  1. Media Server (sayısal müzik dosyalarını sunan, kütüphane, bağlantı ve taşıma hizmetlerini veren birim)
  2. Media Renderer (DAC’a bağladığımız, sayısal müzik dosyasını çalan/oynatan birim)
  3. Kontrol Birimi (müzik parçası seçme, çalma, durdurma…bizzat “media renderer” veya bir tablet)

Media renderer, bir PC, Mac, Linux temelli bir cihaz, sadece amaca yönelik olarak hazırlanmış bir işletim sistemine sahip bir streamer olabilir. Tabi, analog ses çıkışı almak için bunlara bir DAC da bağlamak lazım. Çeşitli nedenler ve yaklaşımlardan dolayı müzik sunucu ve renderer birimlerini ayrı tutmak veya PC, MAC gibi bir tek kutu içinde toplamak tercih edilebilir.

  • Örnek-1: Müzik dosyalarınızı, bunuları yöneten ve çalma yazılımını bir tek PC’de  (veya MAC) toplayabilirsiniz.
  • Örnek-2: Müzik dosyalarınızı bir NAS (Yerel İletişim Ağına Bağlı Saklama Birimi/Network Attached Storage) üzerinde tutabilir (medya sunucu); çalma işlemi için bir PC’ye yüklü yazılımı (media renderer) kullanabilir; hatta müzik seçme, çalma gibi işlemleri bir iPad üzerinden seçebilirsiniz (kontrol birimi).

Bu ve benzer yaklaşımları bundan sonraki yazılarda “sayısal müzik dosyalarını dinlemek için altnernatif yollar/modeller” veya benzeri bir başlık altında özetleyeceğim. Şimdi veri saklama ile ilgili alternatifleri gözden geçirelim.

Saklama ortamı:

Burada uyulması gereken temel prensip, işletim sistemi ve programları bir arada, ama müzik dosyalarından ayrı bir diskte tutmak.

Solid State Drive (SSD) sistemin açılma ve program yükleme sürelerini, genel olarak sistemin yanıt süresini kısaltıyor. Bu bakımdan işletim sistemi ve programları (örneğin 128 GB kapasiteli) SSD’de tutmak mantıklı. Benim kişisel deneyimim, müzik dosyalarını dahili bir hard disk drive (HDD) yerine SSD’den oynatmanın ses kalitesine daha olumlu etkisi olduğu yönünde. Özellikle, DSD64 (veya üstü) ve multichannel bir kayıt sözkonusu olunca CPU hızı ve diskin okuma hızı önem kazanıyor. SSD’ler HDD’den çok daha hızlı okuyabiliyor ve sessiz çalışıyor.

HDD motoru ve ilgili elektronik kontrol devresi bir gürültü kaynağı. Hem elektronik olarak sinyal/gürültü oranını düşürüyor, hem de fiziksel olarak diskin mekanik gürültüsü duyuluyor. Bu bakımdan ideal saklama ortamı olarak mekanik diskler (Hard Disk Drive – HDD) yerine Solid State Drive (SSD) daha uygun. Ancak, SSD’ler maliyetli ve HDD kadar yüksek depolama kapasitesine sahip değil. Örneğin, bugün için, elimdeki yaklaşık 10TB’lık (ve artan) müzik arşivini SSD’de tutmam, hem SSD maliyetleri bakımından, hem de mevcut en yüksek kapasiteye sahip SSD sayısı bakımından (10 x 1TB SSD!) mümkün görünmüyor. Arşivi HDD’de tutup, sık dinlediklerimi SSD’ye kopyalamak mümkün tabi. Ancak, bence konforlu bir kullanım şekli değil. O zaman mecburen arşiv HDD’de saklanacak. Şimdi soru, müzik dosyalarının bulunduğu diskin bilgisayara nasıl bağlanacağı.

Disk bağlantı portu:

USB:  Paylaşımlı bir ortam olduğu için tercih edilmemeli. Özellikle bir USB DAC kullanıyorsanız, disk ve DAC aynı USB denetleyiciye bağlı olmamalı. Bir sebepten dolayı disk için USB portunu kullanmak durumundaysanız, USB DAC bağlantısı için PCIe bus’a takılacak bir kart ile adanmış bir port yaratabilirsiniz. PCI-USB kart alternatiflerinden önceki bir  yazımda bahsettim.

SATA: Çeşitli kullanıcılar müzik disklerini dahili SATA portlarına bağlamayı tercih ediyorlar. SATA portu, disk ile müziği çalan birim arasında hızlı ve direkt bir bağlantı sağlıyor. Ekonomik ve pratik. Ekranlanmış (shielded) bir SATA kablosu ses kalitesine olumlu etki sağlıyor. Diğer bir iyileştirme ise diskin SATA portuna bir filtre devresi koymak. Böylece interferans sinyalleri filtre edilebiliyor. Örnek bir SATA güç filtresi ürününden başka bir yazıda bahsettim. SATA arabirimine sahip bir diski PC kasası dışına çıkartmak mümkün ve yukarıda bahsettiğim, PC içindeki sinyal kirliliğini bakımından tavsiye edilir. Bunun için eSATA portu kullanılabilir.

eSATA: Harici disklere SATA bağlantısı yapmanın yolu PC anakartı üzerindeki eSATA portunu kullanmak. Shielded eSATA kablosu tavsiye edilir. Standart eSATA yuvalarında anahtarlamalı (switch mode power supply – SMPS) güç adaptörleri kullanılıyor. Bunun yerine lineer bir güç kaynağı kullanmak tavsiye edilir. eSATA kablosu en fazla 2mt olabilir. Bu, bir tek PC’den oluşan sistemde, müzik dosyası içeren disklerin müzik dinleme odasında olacağı anlamına geliyor. Yani, disklerin çalışırken çıkardığı mekanik sesleri duyacaksınız. Çözüm, ses güçlendiricisine bağlı DAC ve onu besleyen “music renderer” (PC veya Mac veya streamer) müzik dinleme odasında dururken. Müzik disklerini oda dışına almak.

Ethernet (Network Attached Storage – NAS): Diskleri daha da uzaklaştırmanın yolu Ethernet bağlantısı ile başka bir odaya koyacağınız NAS. NAS’ın tek faydası diskleri çalma bilgisayarından uzaklaştırmak değil. NAS ile ilgili çeşitli unsurları gözden geçirelim:

  • NAS ile müzik depoladığınız diskleri, çalma aygıtından uzaklaştırarak enterferans etkilerini azaltabilir, fiziksel gürültü kaynağını uzaklaştırabilirisiniz,
  • NAS içindeki diskleri, yerel iletişim ağındaki başka bilgisayarlar ile de paylaşabilirsiniz,
  • Bazı NAS ürünleri müzik sunucu veya müzik akışı sağlayan işlevler içeriyor. Ben, NAS’ı müzik akışı (streaming) için kullanmayı da uygun görmüyorum. Bunun sebebi, müzik akışı için araya ayrıca DLNA gibi bir protokolü ve transcoding işlemleri sokmamak. Fazladan bir protokol katmanının ses performansını olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Bu olumsuzluğu duyduğumu iddia etmiyorum. Sadece teorik bir yaklaşım. Çözüm, NAS’ın streaming özelliğini kullanmadan, sadece “music renderer” cihazınıza NAS’daki diskleri tanıtmak olabilir.
  • NAS – müzik server/renderer bağlantısını bir Gigabit Ethernet Anahtarı (switch) üzerinden yapmak bana mantıklı geliyor. Biliyorsunuz switch, alanı ve vereni doğrudan birbirine bağlıyor. Ethernet Hub’daki gibi bütün portlar birbirini sürekli görmüyor. Aynı switch’e bağlı internete çıkan router ve evinizdeki (varsa) başka bilgisayarlar arasındaki trafik, müzik trafiğinden izole edilmiş oluyor.
  • NAS içindeki diskleri RAID varyasyonları ile daha hızlı erişim ve/veya yedek tutmak için de ayarlayabilirsiniz. Yalnız yedekleme konusunda benim tercihim farklı. Ben şahsen disk yedeklerimi birer hafta ile manuel olarak alıyorum. Yedekleme için RAID kullanımı bana uygun gelmiyor. Çünkü, yedek disklerimin sürekli çalışır halde olması gibi bir mecburiyetim yok. Müzik dinlerken disk arızalanırsa, yedeğini el ile takmaya katlanabilirim. Yedek diskin sürekli çalışır durumda olması benim için eskime ve enerji tüketimi demek. Ayrıca, NAS içinde RAID ile disk yedekleme, orjinal diskin arızalanmasına durumunda işe yarar. Ancak, doğal bir felaket durumunda (yangın, su basması, deprem…Allah korusun) yedekleme sağlamaz. Tabi yedekleme işini ne kadar ciddiye alacağınıza siz karar verin. Yurtdışı forumlarda yedek diskleri başka bir arkadaşının evinde tutan ve periyodik olarak bunları güncelleyenleri bile okudum.

Henüz NAS kullanmamakla birlikte ileride benzer bir yaklaşım planlıyorum. Şunun için benzer; müzik diskleri ayrı bir odada bir sunucu içinde duracak. Ancak, bu sunucu hazır bir NAS yerine, çok sayıda disk takabileceğim minimal bir sunucu sistem olacak. Bu sistemin uzaktan yönetilebilir olması önemli. Yani, bu bilgisayara ait özel bir ekran ve klavye olmadan, başka bir bilgisayardan açılıp kapanabilmeli, uzak terminal bağlantısı ile bağlanılabilmeli. NAS sistemlerinin kurulumu ve ayarlanması oldukça karışık olabiliyor. Bahsettiğim sunucu yaklaşımı benim için daha kolay yönetilebilir ve yükleyeceğim programlar bakımından daha esnek bir platform. Bunun ilk denemelerini, müzik disklerimi, evimdeki başka bir odadaki bilgisayarın içine koyarak gerçekleştirdim. Müzik çaldığım PC ile bu ikincisi birbirine Ethernet ile bağlı. Sonuç, müzik renderer içindeki dahili HDD’ye göre daha başarılı. Bu server PC’de de lineer güç kaynağı kullanarak ve gereksiz işletim sistemi servislerini kapatarak optimizasyon mümkün.

Burada temel bazı prensiplerden bahsetmekle birlikte, okuduğum çeşitli forumlarda, SATA bağlantılı dahili disk veya eSATA ile harici disk veya NAS bağlantısı ile başka odadaki disk yaklaşımlardan herhangi birini hararetle tercih edenlere veya arada bir fark duyamayanlara rastlıyorum. Dolayısı ile burada peşin bir hüküm vermeden ve yatırım yapmadan önce farklı alternatifleri dinleyerek karar vermenin doğru olduğunu düşünüyorum.

Yorum yapın:

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.