• Okuduklarımdan, seyrettiklerimden aldığım notlar, izlenimler, incelemeler…

High End Münih 2019

Ne zamandır High-End Munich’e gitmek istiyordum ve ne zamandır motosiklet ile uzun bir seyahat yapmak istiyordum. Bu konular hakkında arkadaşım Aydın Kutlu (Tayf Audio) ile sohbet ederken birden, “neden High End Münih’e motosiklet ile gitmiyoruz?” fikri doğdu. Her dünyalının yapacağı şey değil ama takip eden günlerde hazırlıklar tamamlandı ve hayalimizi gerçekleştirdik. Bu yazıda, High End Münih 2019 izlenimlerimden bahsetmek istiyorum. Motosiklet ile seyahatimizi takip eden yazıda anlattım.

Fuar izlenimleri derken, internette bu konuda çeşitli ve daha profesyonel izlenim yazıları, “fuarın en iyisi” vb sınıflandırma yazıları, ürün kritikleri bulabilirsiniz. Benimki sadece bir amatör gözüyle kendi izlenimlerim. Dolayısı ile yazımı okurken beklentilerinizi ona göre ayarlayın lütfen.

Dünyada Audio, Video, High End konularında düzenli olarak yapılan çeşitli fuarlar var. Örneğin, Axpona (Schaumburg, ABD), CES (Las Vegas, ABD), Rocky Mountain Audio Fest (Denver, ABD) ve 10’larca diğerleri. High End Münih, bu alanda Avrupa’da yapılan en büyük fuarlardan.

High End Münih fuarı, bu yıl da (daha önce olduğu gibi) MOC (Munich Order Center) konferans kompleksinde düzenlendi. Toplam 7 salonda yüzlerce üretici marka, demolar, canlı konserler, konferanslar… Kimi ürünler açık alanda gürültü içinde sergilenirken, kimi ürünler kapalı – hatta bazılarında ses için tasarlanmış – odalarda sergileniyordu. Kimi üreticiler, sergi alanlarında gerçek sanatçıları davet ederek söyleşi ve konserler düzenledi. 4 gün boyunca “High End Kolleg” adı altında Audio ile ilgili çeşitli konuların uzmanlar tarafından değerlendirildiği oturumlar vardı – Bazıları Almanca bazıları İngilizce.

Bu fuara sadece bir tam gün ayırdık. Bence bir gün yeterli değil, daha fazla zaman ayrılmalı. Katılamadığım çok demo ve konferans oldu. Örneğin, Martin Logan Neolith ve Pass Labs ikilisini kaçırdığımı sonradan farkettim… Aslında daha önce ziyaret etmediyseniz ve High End Münih hakkında bir fikir edinmek isterseniz aşağıdaki resmi etkinlik videosuna bir göz atın. Ayrıca, HighEndSociety sitesine de göz atabilirsiniz.

Fuarda çok sayıda analog (turntable) ve sayısal oynatma sistemleri mevcuttu. Burada bir ağırlıktan bahsedilebilirmi bilemiyorum. Ancak, üst seviye hoparlör markalarının sayısal kaynak kullandıklarını çokça gördüm. Ayrıca, bazı odalarda kaynak olarak reel-to-reel teyp sistemlerinin varlığı da dikkatimi çekti. Dikkat ettiğimde bunların Studer markasının değişik modelleri olduğunu gördüm.

Bir günde tüm alanları gezmek ve detaylara odaklanmak pek mümkün değil.Hoşuma giden bazı ürünleri ve çektiğim fotoğrafları aşağıda paylaşıyorum.

Playback Designs

Playback Designs, sayısal oynatma sistemleri konusunda en iddialı firmalardan biri. Web sitelerinde gösterilen ödüllere bakılırsa bu alanda gerçekten iyiler. Firma, MPD-8 DAC, MPT-8 Transport ve ikisini bir arada sunan MPS-8 DAC and Transport Dream serisi ürünlere sahip. Bu ürünler PCM 384kHz ve DSD 4x destekleniyor.

Hem kayıt hem de müzik olarak çok severek dinlediğim 2 albüm var: “8 Ensembles in 1 bit” ve “Raizes”. Bu albümler native DSD256 (4x) olarak stereo ve DSD64 ile çok kanal olarak yapılmış. Albümlerin kayıtlarını Channel Classics markasının kurucusu Jared Sacks ve oğlu Jonas Sacks yapmışlar. Bu ikili, Just Listen Records adı altında firma kurmuşlar ve kayıtlar bu marka altında yapılmış. Albümlere, nativeDSD.com veya ChannelClassics.com’dan erişmek de mümkün. Ayrıca YouTube’da albümlerin sahne arkası yapım videoları da var.

Playback Designs odasına girdiğimde bu albümlerden parçalar çalıyordu ve albüme aşina olduğum için ilk anlarda sesin mükemmelliğine hayran kaldım. Sayısal bir sistemden böyle bir ses hiç duymamıştım. Analog sistemlerde de böyle yüksek bir çözünürlük, detay ve dinamik saha mümkün mü bilmiyorum. Biraz sonra odaya Jared Sacks girdi ve en ön sıraya oturarak dikkatle dinlemeye başladı (yukarıda ilk resim). Sonra da kalkıp dinleyicilere sistemin sesi nasıl aslına uygun verdiği ile ilgili kısa bir konuşma yaptı. Sanırım bir röportaj için buralardaydı.

Absolare ve The Raptor

Absolare, High End Münih’te iftihar ettiğim bir markaydı. Absolare’nin kurucusu Kerem Küçükarslan ile tanışıklığımız – yanılmıyorsam 2005-2006 yıllarıydı – yine bu hobiye gönül veren ortak bir arkadaşımız sayesinde olmuştu. O zamanlar ikimiz de bir holdingin farklı firmalarında profesyonel olarak çalışıyorduk. Yıllar sonra Kerem Absolare ve Echole markalarını kurdu ve bugünkü seviyeye getirdi. Absolare zaman içinde bir çok ödül kazandı ve Hi-Fi basınında övgü ile adından bahsettiren bir high-end marka oldu. Örneğin, High End Münih 2014’te “Best of Show” ödülü kazandı. Sonra Korea HiFi “Best of Show” geldi… Geçmiş fuarlarda, Absolare Passion Signature Single-Ended sistemler, Rockport Altair hoparlörler ile sergileniyordu. Bu yıl, geçen yıla göre daha düşük bütçeli bir high-end sistem sergileniyordu. Düşük bütçeli derken, kablolar hariç 60k$ üstü bir sistemden bahsediyoruz; Kaynak olarak “The Raptor Plus” DAC müzik sunucu, Absolare Passion Integrated Amplifier, Rockport Atria I, Echole Limited Edition Power Center power conditioner ve Echole kabloları kullanılmış.

Absolute Integrated Amplifier (resmi model adı bu), 150w/kanal transistör çıkışlara sahip ama sinyal yolu üzerinde 12AU7 lambaların kullanıldığı minimalist ve oldukça estetik bir tasarım. Absolare Integrated Amplifier ile ilgili detaylı bir analiz, TAS ( The Absolute Sound) dergisinde Robert Harley tarafından yapılmış. Bu yorumda, diğer bazı tüp-transistör melez sistemleri gibi tavizlerin verilmiş bir sistem olmadığı, tam tersine her iki dünyanın en iyi yönlerinin damıtıldığı bir sistem olduğu vurgulanmış.

Sergilenen diğer ürün ise bir high-end müzik sunucu. Beast modelinin daha kompakt bir modeli “The Raptor”. PCM 384 ve DSD 256’ya kadar formatları destekliyor ve dahili 1 TB standart (2TB/4TB seçenek) SSD deposu var. Optik diskleri “rip” etme özelliği de mevcut. DAC dahil olan ve olmayan iki ayrı modeli mevcut.

PMC Fenestria ve Capitol Studios Ultrasurround Demosu

PMC (İngiltere), tüketiciler ve stüdyolar için bir hoparlör üreticisi. Ürünleri birçok tanınmış stüdyo tarafından kullanılıyor. Demoda amiral gemisi Fenestria modeli ve diğer Fact Serisi hoparlörleri sergileniyordu. Bu demonun iki ilginç yönü vardı. Birincisi, iyi hoparlörlerlerin kullanıldığı bir “ultrasurround” demosu olmasıydı. İkincisi ise, Miles Davis’in, “Kind of Blue” ve “Sketches of Spain” (Grammy Award for Best Original Jazz Composition) albümlerinin Dolby Atmos kayıtlarının sunulmasıydı. Açıkçası, hazırlıksız gittiğimden bu kayıtları dinleyemedim. Ancak, Gonzala Rubalcaba’nın “Stars and Stripes Forever” konser kaydını dinleme şansım oldu. PCM 24bit/96kHz kaynağından dinlediğim bu kayıt, şimdiye kadar çok kanallı oramda dinlediğim en iyi sesti. Aslında çok kanal unsurunu bir yana bırakacak olursam genel olarak çok iyi bir sesti. Detay seviyesi, konser atmosferinin gerçek hayata yakınlığı, sesteki dinamik sahanın genişliği ve piyano sesinin gerçekliği… Bu demoda çok kanallı sesin nelere kadir olabileceğini gördüm. Açıkçası bir çok insanın çok kanallı ses ve sayısal kaynaklara ne kadar ön yargılı yaklaştığı düşünüyorum. Bir de iyi bir dinleme deneyiminde, orjinal kaydın ne kadar önemli olduğu teyit edilmiş oldu. Ne yazık ki bir çok müzik sever, o kadar da iyi olmayan kayıtları dinlemek için cihaz ve aksesuarlara çok yüksek paralar ödüyorlar. Kayıt iyi değilse iyi cihaz işi kurtarmıyor.

Kharma

Dinleme odası ve sergilenen hoparlörlerin tasarımı lüks, elegant, paradan kaçınmadık… gibi sözcüklerle ifade edilebilir. Kharma Hollanda’lı bir üretici ve Enigma Veyron EV2D hoparlörlerini sergiliyordu. Yaklaşık 350bin€ fiyat etiketli Kharma’lar, dCS Vivaldi sayısal kaynağından besleniyordu. Hoparlörün heybetli görüntüsü, gözlerinizi kapadığınızda kayboluyor ve kendinizi müziğin içinde buluveriyorsunuz. Anlatmak için kelimeler yetersiz kalır.

Bu arada WADAX Atlantis Reference DAC odasında da 250bin€’luk Kharma Grand Exquisite hoparlörler, Engstrom Lars 300B-XLS monobloklar ile sürülmekteydi.

Raidho Acoustics

Raidho (Danimarka) ilgimi çeken markalardan biri. Yeni TD3.8 modellerini sunuyorlardı. TD3.8, 89bin€’luk bir hoparlör. Sürücülerin fazları önceki modellere göre iyileştirilmiş, 90dB’lik duyarlılığa sahip. Raidho’ların hızlı, dinamik, detaylı, rahat ve zorlanmayan bir sunuşu var. Sadece alt baslar konusunda tereddütlüyüm. Bilemiyorum, kullanılan müzikten de olabilir. Daha çok dinlemek lazım. Kaynak olarak Pear Audio pikap ve Chord Dave DAC kullanıyorlardı. Güçlendirici de Chord markaydı.

MBL 101 X-treme RadialStrahler

En dikkat çekici sunumlardan biri olduğunu düşünüyorum. Bence High End Münih’in en iyi seslerinden biriydi. İlk göze çarpan X-treme RadialStrahler üst frekans sürücüleri. Bunlar 360 derecelik bir yayın yapabiliyor. Mbl, bu referans hoparlörleri canlı bir ses performansındaki doğrudan ve yansıyan seslerin uygun bir karışımını oluşturmak için tasarlanmış. Sistemin tümü MBL ürünlerinden oluşuyor ve Reference Line sistemin toplam fiyatı 394.100€. Bunun içinde, CD transport, DAC ve preamp ürünlerinin herbiri 20-22bin€ civarında, 2 adet 22,6bin€’luk power amp ve iki adet 41,2bin€’luk power amp ve 202bin€’luk 101 X-treme Radial Strahler dahil. Merak etmeyin KDV fiyatın içinde.

Chord

En merak ettiğim markalarda bir de Chord Electronics. Mali gücüm yetse, bir Chord DAVE (DAC, preamp, headphone amp.) sahibi olmak isterdim. Açıkçası Chord ürünlerinin fiziksel görünümleri bana pek çekici gelmiyor. Ses kalitesine bir etkisi olmayacak ise görsel dokunuşlara pek bütçe ayırmak bana anlamlı gelmiyor. Ancak, elektronik devre tasarım felsefesi ve ses bakımından Chord ürünlerini beğenirim. Chord DAVE referans seviyesindeki DAC, aslında bir FPGA tasarımı. 768kHz ve DSD512 (DoP ve native) destekliyor. Chord FPGA tasarımlarının, DAC yongalarına göre 600x çözümleme gücüne sahip olduğunu iddia ediyor. Kağıt üstündeki özellikler ve iddia ne olursa olsun duyduğum ses en üst seviye. Sunumda Chord CD transport (Blu veya One modellerinden hangisi emin değilim), DAVE DAC, Ultima Preamplifier ve Ultima Mono Power Amplifier ürünleri ile demo yapılıyordu. Ultima serisi, Chord’un güçlendirici tasarımındaki 10 yıllarca tecrübesini yansıtan ürünler ve burada sergilenen üst üründen daha bütçe dostu ürünler de mevcut.

Azalan fiyat sırasıyla, Chord DAVE amiral gemisi DAC ürünü (AVTech Media Awards, 2016/17 Best USB DAC), Hugo TT 2, Hugo 2 (AVforums Best Buy 2017), Qutest (Hi-Fİ New Outstanding Product, Mojo (EISA Best Product 2016-2017) DAC ürünleri endüstride beğeni toplayan ürünler.

ATC

ATC, keşke alabilsem dediğim markalardan biri. Hayalimde SCM-50 modeli var. Yukarıdaki ilk resimde ortada. ATC odasında, SCM-100 SE modeli sergileniyordu; 3-yollu, aktif ve yeni bir kabin tasarımına sahip. ATC dinleme seanslarında kaynak olarak plaklar ve CD’ler kullanılıyordu. ATC’lerin ses her zaman hoşuma gider. Bu firma kendi sürücülerini üretiyor ve orta frekans sürücüleri çok başarılı bir iş yapıyor. Fuarda ayrıca yeni bir CD player ve yeni bir entegre ampli tanıtımı da yapılıyordu. Entegra ampli, 100W/ch, MOSFET çıkışlı (class AB) ve dahili DAC (AKM ile 384kHz ve DSD256) içeren orta bir model. Dikkat ederseniz bir çok güçlendirici üreticisi, ürünlerine DAC dahil etmeye başladı.

Dynaudio

Dynaudio oldukça geniş bir alana yayılmıştı ve Confidence 50, 60 vb çeşitli modelleri sergiliyordu. Salonun yanındaki bir bölümde Confidence 30 modeli ile demo yapılıyordu. Orada bulunduğumuz zaman demo yeni bitmişti. Gezilecek alanların çokluğu nedeni ile bir sonraki saati beklemedik.

Classe

Classe (Kanada), yaklaşık bir küsur yıl önce Sound United/Bowers & Wilkins tarafından satın alınmıştı. Fuarda üçüncü nesil Delta Serisi Pre, Stereo ve Mono güçlendiricilerini duyurdu. Delta Pre, DAC ve phono katına sahip. 300W gücündeki Delta Mono, 35W’a kadar klas-A çalışıyor. Delta Stereo ise 250W/kanal gücünde ve 12,5W /kanala kadar klas-A çalışıyor. Bu ürünler 2019 sonlarına doğru satışa sunulacak. Ürünlerin tavsiye edilen perakende satış fiyatları sırasıyla £10,000 (Pre), £11,000 (Mono) ve £12,500 (Stereo).

Silbatone ve Western Electric

Horn hoparlörler biraz zamanda yolculuk hissi uyandırıyor. 1869’da Cleveland Ohio’da elektrikli ürün parçaları üretmek için açılan bir mağaza daha sonra Chicago’ya taşınıyor. Bundan, AT&T ortaklığı ile Western Electric doğuyor ve 1997’de 300-B single-ended tüpleri üretiyor. 2019’da firma Rossville Georgia’ya taşınmış, güçlendirici, cd-player, phono pre-amp gibi diğer ürünlerle ürün gamını genişleşmiş olarak faaliyetini sürdürüyor.

Demoda, olağan dışı görünüme sahip Western Electric Horn hoparlörleri ile dinleti mümkün. Daha çok sinema salonları için uygun bu hoparlörler, Silbatone (G.Kore) Valve güçlendiriciler, reel-to-reel teyp ve Thomas Schick tasarımı “turntable” ile sürülüyordu. Bu daha çok hi-fi kavramı ile ilgili bir gösteri olup satışı olmayan bir kurgu. Tüketiciye yönelik Western Electric 300-B bazlı tsarımları ayrı bir odada sergileniyordu.

Diğer…

Yukarıda gezdiğim demo alanlarından bazılarına değinmeye çalıştım. Gezdiğim ve gezemediğim daha çok demo odası var. Aşağıda gezebildiğim diğerlerinden kendi makinemle çektiğim fotoğrafları sunuyorum.

Sonuç

Şimdi geriye baktığımda, “iyi ki bu seyahati yapmışım” diyorum. Çeşitli bakımlardan çok iyi bir deneyim oldu. High End Münih, ses ve müziğe gönül vermiş insanların mutlaka görmesi gereken bir etkinlik. Bazı çıkarımlarımı paylaşayım:

  • Gelecek yıl olanağım olursa tekrar High End Münih’e gitmek istiyorum. Bu sefer iki veya üç tam gün ayırmak istiyorum. Bir gün bana yetmedi. Bazı sunumlara daha fazla zaman ayırmak, oturumlara katılmak istiyorum. Hafızama referans sesleri kayıt etmek isterim. Dinlenecek o kadar çok sistem var ki, bir süre sonra insan – sadece fiziksel değil hafıza olarak da – yorulmaya başlıyor ve objektif karşılaştırma yeteneğini kaybediyor. Bu işi dinlenerek, sindirerek gerektiği yerde notlar alarak yapmak lazım. En azından benim için durum böyle.
  • Bu arada Münih’de de gezilip görülmeye değer çok yer var.
  • Bazı üreticilerin ürünleri ne kadar iyi olursa olsun demo müzik seçimleri bana göre felaketti. Ne bileyim, dinamik genişliği çok zayıf, sıkıştırılmış bir kayıt veya çok yerel, kısıtlı bir kitleye hitap eden bir müzik… Tabi her türün bir dinleyicisi var ama demolarda sistemin özelliklerini vurgulayacak, dikkatle seçilmiş en iyi kayıtların kullanılması bana daha anlamlı geliyor.
  • Ultra high-end tabir edebileceğim hoparlör markalarının demolarında sıklıkla high-end sayısal (DAC) kaynaklar kullanmaları bir mesaj veriyordur herhalde.
  • High end sistemlerinin fiyat etiketlerinin yüksekliği hiç bir zaman moralimi bozmaz. Buraya gelerek bunları dinleyebildiğim için ve ufak bütçelerle evimde – bunlar kadar olmasa da – iyi bir ses dinleyebildiğim için şükür ederim.

Şimdi, umutla High End Münih 2020’ye gidebilmeyi hayal ediyorum.

Yorum yapın:

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.